• Tel : 0216 545 52 12
  • Çalışma Saatleri : 07:30 / 19:00
Eğitmenin Notları…

ÇOCUKLARIMIZIN HAKLARININ BEKÇİLERİYİZ


Patika’dan herkese kucak dolusu sevgiler,
Bu haftaki konumuz miniklerimizin büyülü  dünyasının mihenk taşı olan “Çocuk Hakları”
Evet, çocuklarımız ve hakları… Doğadaki tüm canlıların sahip olduğu haklar konusunda hemfikir olduğumuzu, ancak bu hakların kullanımı ve yaşama geçirilmesi konusunda eksikliklerimiz olduğunu düşünüyorum. Ve  her şeyden önce anne-baba olarak çevremizdekileri de “Çocuk Hakları” konusunda duyarlı olma yolunda teşvik edelim istiyorum.


Çocuk hakları, kanunen veya ahlaki olarak dünya üzerindeki tüm çocukların doğuştan sahip olduğu; eğitim, sağlık, yaşama, barınma; fiziksel, psikolojik veya cinsel sömürüye karşı korunma gibi haklarının hepsini birden tanımlamakta kullanılan evrensel kavramdır.


Tabi bu evrensel kavram, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu Tarafından 20 Kasım 1989 tarihinde benimsenen sözleşme 2 Eylül 1990 tarihinde de yürürlüğe girmiştir. Türkiye de dâhil olmak üzere yaklaşık 142 ülke sözleşmeyi imzalamış ya da onay ve katılma yoluyla taraf devlet durumuna gelmiştir. Türkiye, Çocuk Hakları Sözleşmesi’ni 2 Ekim 1995’te uygulamaya başlamıştır.


BM Çocuk Hakları Sözleşmesi, her biri ayrı bir hakkı özetleyen 54 maddeden oluşur. Haklar dört gruba ayrılmıştır: hayatta kalma, korunma, gelişme ve katılma hakkı.
Biliyorsunuz ki bugün dünyada çocuklar insan haklarına sığmayan birçok olaya maruz kalıyorlar, ve bu konuda  ne yazık ki dünyanın her yerinde sömürüye açık bir algı var.


Dolayısıyla Unicef gibi kuruluşların önderliğinde sorumluluk sahibi bireyler olarak bizlerde, dairenin en küçük halkasından yani evimizden, tüm dünyaya yayılan duyarlı bir yaklaşıma sahip olmalı ve tüm çevremize “Çocuk Haklarını” empoze temeliyiz. Sadece empoze temekle kalmamalı yanlış, ihmal ve kötü tutumlar karşısında mutlaka gerekli müdahalelerde çekinmeden korkmadan bulunmalıyız.
Peki dünyada gelişmişülkelerin söz konusu çocuklar olunca neler yaptıklarına, nasıl koruyucu tedbirlere başvurduklarına bir bakalım mı..?

 

İNGİLTERE
Suç işleyenler takip ediliyor
İngiltere’de çocukları korumak için devlet kurumları ve sivil toplum örgütlerinden oluşan geniş bir ağ var. Merkezdeki kurumların yanı sıra her kent ve bölgede çocukları korumakla görevli birimler bulunuyor.
Çocukların istismardan nasıl korunacağı, istismar durumunda yapılması gerekenler konusunda eğitimler veriliyor; sivil toplum kuruluşları tacize uğrayan çocuklara ve ailelerine 7/24 danışmanlık hizmeti veriyor. 


Çocuklara yönelik suç işleyen kişiler takip ediliyor. Kanunlara göre polis, sabıkası olan zanlıları gözetlemek zorunda. Bir zararı önlemek adına polis, ev sahiplerine ya da okul müdürlerine bilgi verebiliyor.
Cinsel suçlardan hüküm giymiş kişiler; yaşları, işledikleri suçun içeriği, zarar verdikleri çocuğun yaşı ve kaç yıl mahkûmiyet aldıklarına bağlı olarak 12 aydan başlayarak gerekirse bütün hayatları boyunca polise isimlerini, adreslerini ve kişisel verilerini vermek zorunda.

 

FRANSA
Anne karnından itibaren koruma
Fransa’da devlet çocukları anne karnındayken korumaya başlıyor. Çocuklar reşit olana kadar devam eden takip sürecinin ilk aşaması bebek anne karnında dördüncü ayına girdiğinde başlıyor.
Bebeğin doğumunu üç gün içerisinde bildirmeyen ebeveynlere altı ay hapis cezası ile 3 bin 750 euro para cezası veriliyor. Çocuk 3 veya 4 yaşındayken doktor kontrolünden geçirilip sağlığıyla ilgili rapor tutuluyor. Bu doktor kontrolleri çocuk 6, 9, 12 ve 15 yaşlarındayken de birer kez yapılıyor. Çocuğun anne ve babasıyla olan ilişkisine de bakılıyor.


Çocuk evden kaçarsa veya evdeki kavga nedeniyle evden ayrılırsa sosyal hizmetler çocuğa sahip çıkıyor. Sorun çözülmezse çocuk koruma altına alınıyor. Çocuk pornosu izleyenlere iki yıl hapis ve 30 bin euro para cezası veriliyor.


ALMANYA
Güvenlik için sertifika şart
Almanya’da son olarak 2011 yılında mevcut düzenlemeleri güçlendiren “Çocuk Koruma Yasası” parlamento tarafından onaylandı. Yasa, daha iyi iletişim kurmaları için polis, sosyal hizmetler, gençlik yetkilileri ve çocuk doktorlarını aynı çatı altında toplayan bir ağ öngörüyor. Yasaya göre, herhangi bir suç işleyen kişiler, çocuklar ya da gençlerle ilgili hiçbir organizasyonda yer alamıyor. Çocuk bakımında çalışacak kişilerin güvenlik araştırmalarından geçerek polisten sertifika alması gerekiyor. Ayrıca doktorların, anormal bir durum sezmesi durumunda sosyal hizmetlere bildirimde bulunması gerekiyor.

ABD
Anında ihbar ediliyorlar
ABD, çocukların korunması için 1974’ten bu yana federal düzeyde yasalar geçiriyor. Child Protective Services (CPS) federal düzeyde ‘çocuk istismarı ve kötü muamele’ vakalarıyla ilgileniyor. CPS ailesinden kötü muamele gören çocukların, ailelerinden alınıp koruyucu ailelerin yanına verilmesini kapsayan geniş bir sosyal hizmetler ağını organize ediyor. Sağlık Bakanlığı bünyesindeki “Children’sBureau” (Çocuk Bürosu) çocukların vücut bütünlüğü içerisinde sağlıklı ve refah içinde büyümesini sağlamakla görevli.


2013’te Göç ve Sınır Kontrol Ajansı geliştirdiği bir akıllı telefon uygulaması, çocuk tacizcisi olduğundan şüphelenilen  kişilerin anında ihbar edilmesini sağlıyor. Kayıp bir çocuk ihbarı varsa, akıllı telefonlara giden bir mesaj kısa süreliğine sistemi kilitleyerek mesajı ‘dikkate almaya’ zorluyor. “AMBER Alert” (Amber Alarmı) olarak bilinen sistem kayıp çocuklar için medya üzerinden duyurma imkânı verdiği gibi, dev billboardlar da duyurular için kullanılıyor. “Ulusal Cinsel Suçlular” veritabanı ailelere oturdukları evin, gittiği okulun yakınlarında yaşayan cinsel suçtan hüküm giymiş bir suçlunun olup olmadığını internet üzerinden kontrol etme imkânı veriyor.


Ülkemizde de var olan caydırıcı maddelerin daha da ağırlaştırılmasını, sıkılaştırılmasını, kontrollerin artmasını, bir anne, bir eğitmen olarak diliyor, sadece kendi çocuklarımız için değil, yardıma muhtaç tüm çocuklar için aynı bakış açısına sahip olmamız gerekliliğine inanıyorum.


Dünyada olduğu gibi ülkemizde de bu konuyla ilgili  son derece duyarlı ebeveynlerin varlığını bilmenin mutluluğuyla ve birlikte el ele vererek çocuklarımıza ait olan bu hakların son virgülüne, noktasına kadar kullanılmasını sağlamalı ve takipçisi olmalıyız.

Not: Bu arada geçtiğimiz günlerde kutlanan “kız çocukları” gününü, çocuklar arasında yapılan (kız/erkek) ayrım olarak görüyor, red ediyor, her zaman olduğu gibi bugünde aynı cümleleri üzerine basa basa tekrar ediyoruz;


“Çocukların günü olur, kızı erkeği olmaz. Çocukların dili, dini, rengi, cinsiyeti olmaz.”


Kız çocuklarımız korumaya çalıştığımız gibi erkek çocuklarımızı da koruyalım. Çocuklarımız, güvenli ortamlarda doğru eğitimler alsınlar ki (çağdaş, laik, etik, ahlaki, medeni) yozlaşmış ayrımcılığın masum kurbanları olmasınlar…


“Çocuk hakları evrenseldir, kız erkek diye ayrılmaz…”


Saygılar, sevgiler…
Berna Ünal